"Aşk, kalbin zaman ve mekâna duyarlılık kazanmasıdır."
Fransız yazar Marcel Proust’un dünyaya geliş amacının "yazmak" olduğunu düşünmemiz için birçok neden var. Yaşamının son üç yılını yatakta –yazarak– geçiren Proust, serinin ilk kitabını yayımlandıktan sonra dokuz yılda Kayıp Zamanın İzinde’yi tamamlayıp, "Son sözcüğünü yazdım Céleste, artık ölebilirim" dedikten birkaç ay sonra öldü. Ölümünden sonra yayımlanacak dört kitabı da eksiksiz bitirmenin gururuyla dünyayı terk ettiğinde henüz 51 yaşındaydı. Aşk, müzik ve edebiyatla güçlendirdiği hayatında askerlik, düello ve kavgalar da vardı.
Proust, "rağmen’lerin daima gizli çünkü’ler olduğunu" aklında tutarak kaleme aldı Kayıp Zamanın İzinde’yi. Yedi ciltten oluşan seriden hangi kitabın kapağını açarsanız açın her yönüyle devasa bir yapıtın içinde olduğunuzu bir harf boyunca bile unutamazsınız. Akıl almaz uzunluktaki cümleleri ve betimlemeleriyle yarattığı karakterlere hayat verirken hem ressamdır hem de hepsinin en yakını.
--
Altı Üstü İstanbul
İthaki Yayınları
Kapak Görseli: Kandisky
Mayıs, 2022
464 sayfa
Editör: Beyza Ertem
Kapak Tasarımı: Hamdi Akçay
Sağ gözün açık. Solun karşısında bir inek. — 0. (Belki de
inek değildir.) Sol gözün açık. Sağın karşısında bir dev. 0 —. (Yoksa sen misin
dev olan?) İki gözün kapalı. — —. Karşında mavi kapı. Hem mukim hem Mukim’in
diyarı. (Dad’ın hüznü Ardu dedikleri herhalde.) İki gözün açık. 0 0. Karşında
Aydos Ormanı. (Kaymakdonduran Ormanı da olabilir... Ya da İnva, kim bilir.) Her
halükârda, ya altı İstanbul’un ya üstü. Biri ağlarken diğerinin soluğu dönüşmez
kahkahaya çünkü.
İstanbulensisler ilk
burada açar, sen koklarsan. Doğadaki her canlı senin için öter, sen duyarsan.
Görmek için sadece gözlerini kullananlardan değilsin. Bundandır geçmez
karanlığın hükmü sana, inanırsan. Şimdi kapat gözlerini. Binyılların
neresindesin?
Ercan y Yılmaz’ın
yeni romanı Altı Üstü İstanbul, alt alta üst üste iki âlemin, iki İstanbul’un
hikâyesini anlatıyor. Sen dilinin imkânlarından yararlanılarak ve kendine özgü
işaret sistemiyle inşa edilen roman, şehrin son yıllarını gözler önüne sermekle
kalmıyor, toplumsal olaylara değinerek kolektif hafızayı da canlı tutuyor. Hem
görünen hem görünmeyen İstanbul’dan haber veriyor Yılmaz, kurmacayla gerçeği
bir kez daha oyunun merkezine koyuyor – denemekten sakınmayarak.
“İstanbul. Eksilmenin
ve de tamamlanmanın, tükenmenin ve de dirilmenin, bitmenin ve de başlamanın
şehri. Altında ve üstünde yaşayan varlıklarla, yaşanan hikâyelerle şehre âlem
dense olur, acun dense olur, biri tutup evren mi diyecek, o da olur. Tüm
ağızlar birden söyler masalını. Üstelik herkes ayrı bir İstanbul anlatır ve
hepsi de doğrudur. Bu şehir bir değildir, bir olmayı kendine yakıştırmaz.
Sokaklarında gezinenler, içlerinde birçok İstanbul taşır. Biri kaçılan bir
şehirken, biri mutlaka kaçınılan bir şehir. Biri korkulan bir şehirken, biri
mutlaka yüreklendiren bir şehir. Biri söndürenken, biri mutlaka yakan bir
şehir.”
PROGRAMLAR:
Esen Kunt'la Harikalar Odası - Medyascope
Serkan Türk'le Yazarlar Arasında - Edebiyat Burada
Gerçeklik duygusundan şüphe edilen genç yazarın evi bir gün basılır. Çocukluğunu birlikte geçirdiği adamlar ona hesap sormaktadır. Neyin hesabını? Elbette öykülerinin... Çünkü iddialarına göre bu öyküler yazardan ziyade onlara, onların yaşamına, yani gerçeğe aittir.
Gerçekle kurmaca arasındaki sınırın ince bir mizahla sorgulandığı, zamanın, olayların ve öykülerin iç içe girdiği kurgusuyla Sahir, yazar ve kahraman kimdir, gerçeklik ne menem bir şeydir, sorusunun etrafında dönüyor; Ercan y Yılmaz çocukluğunun geçtiği mekân ve zamanlara bir büyü tozu serpip usul usul öykülerini anlatıyor.
-
Son Güzel Günlerimiz
Sel Yayıncılık
Kapak Görseli: Ercan y Yılmaz
Kapak Tasarımı: Aslı Sezer
Kasım, 2019
88 sayfa
Ercan y Yılmaz ikinci öykü kitabı Son Güzel Günlerimiz'de bizi her şeyin başlangıcına götürüyor: Çocukluğumuza. Fotoğrafını çektiği, ayrıntılarını resmettiği o evren ise aşina bir manzaraya işaret ediyor: Satır aralarından bir kuşak, bir ülke, bir dönem okura göz kırpıyor.
Masa örtüsünden yaptığı pelerinle uçmaya çalışan, Bruce Lee'yi ne kadar dikkatli izlese de bir araba dolusu dayak yemekten kurtulamayan, imkânsızlıkları hayal gücüyle telafi eden, hayal gücünü ise kitaplardan alan bütün çocukların hikâyesi: Son Güzel Günlerimiz.
"Gözümü açtığımda asırlarca yaşlandığımı sanacak kadar uzun gelen, birkaç dakikalık uykular. Hâlbuki ben uykuya dalarken annesine doğru koşmakta olan kızıl civciv henüz görüşümden çıkmamıştı. Hâlbuki ağacın gövdesindeki o karıncanın öteki karıncaya yol verirken yaşadığı telaş hâlâ devam ediyordu. Hâlbuki annemin beni çağıran sesi, ismimin kısalığına rağmen daha yenice son harfimdeydi. Ama upuzun bir huzur."
**
On Üç Sıfır Sıfır
Sel Yayıncılık
Mayıs, 2019
88 sayfa
Editör: Zarife Biliz
Kapak Tasarımı: Aslı Sezer
Ercan y Yılmaz, 2015 Necati Cumalı Öykü Ödülü'ne değer görülen ilk öykü kitabı On Üç Sıfır Sıfır'da, matruşka bebekler gibi iç içe giren, içine girdikçe dışa açılan hikâyeler anlatıyor. Çocukluk, kadınlık, yoksulluk ve yoksunluk hallerinden nesnelerin dillendiği evrenlere geçen Yılmaz, sınırların derin ayrımlarla çizildiği, depremlerle sarsılan bir ülkede, okuru iki çeyrek altın bozdurularak yaptırılan çiçekli bir perdenin peşinden zamanlarca, diyarlarca sürüklüyor.
İlk kitabını eline alacak olmanın heyecanıyla saniyelerin pençesine düşen genç yazarlar, küçük ve kalabalık evlerde yaşayan, odası yastığından ibaret kocaman yürekli çocuklar, gurbetteki babalar, kayıplar, kıyımlar... Ercan y Yılmaz'ın kişileri, politik olanla kişisel olanın birlikte raks ettiği o müphem ve can alıcı perdede canlanıyor.
**
O Öyle Olmadı
Sel Yayıncılık
Nisan 2017
224 sayfa
Editör: Bilge Sancı
Kapak Tasarımı: Gülay Tunç
Güzelliklerin zorbalığın hâkisiyle boğulduğu zorlu bir
coğrafyada kurulan buruk hayaller dostluklarla büyütüldüğünde, bütün renkler
beyazdır artık.
Bir sırrın gizlenmesi mi, açığa çıkarılması mı daha çok
sızlatır belleği.
Ercan y Yılmaz’dan, gerçeğin düşe, düşün gerçeğe dönüştüğü;
tesadüflerin hayatın tuhaf patikalarında birbiriyle kesiştiği; bir kayboluşun
başka bir arayışa, vazgeçişin ise mümkün kılışa evrildiği bir şerh düşme O Öyle
Olmadı.
Özlemin, kavuşamamanın, bekleyişin, belki de hep kaybedişin
öyküsü.
“Hikâyesi uzun olan, cümleleri kısa tutar.”
**
Sahir
Alakarga Yayınları
Nisan 2016
157 sayfa
Kapak Tasarım: Ercan y Yılmaz
Necati Cumalı Öykü Ödülü sahibi Ercan y Yılmaz'dan bu kez bir roman...
Sahir, kurak, sessiz bir Doğu kasabasında geçen olaylara dayanıyor.
Şiddetin, devlet baskısının kol gezdiği, insanların
gerçeklerden çok rivayetlere ve dedikodulara inandığı bu kasabadan bir
gün genç bir hikayeci çıkar. Ve etrafında gördüğü karakterlerle olayları
yazıp yayınlamaya başlar... Birbirinden renkli karakterleri, ustaca
yazılmış diyalogları ve mizahla yoğurulmuş iç öyküleriyle Sahir, çok
konuşulmaya aday, modern ve kelimenin tam anlamıyla "çılgın" bir
roman...
(Tanıtım Bülteninden)
**
BİRAZ DOLAŞACAĞIM -Çağdaş Kürt Edebiyatı Öykü Seçkisi-
Hazırlayan: Ercan y Yılmaz
Kürtçeden çeviren: Şêxo Fîlîk
Can Yayınları
Nisan 2016
104 sayfa
Kapak Tasarım: Utku Lomlu
Mehmet Dîcle, Helîm Yûsiv, Bawer Rûken, Amed Çeko Jîyan, Brahîm
Ronîzer, Fatma Savci, Mihemed Şarman, Lorîn S Doğan, Sîdar Jîr, Lokman
Ayebe, H. Kovan Baqî, Yaqob Tilermenî...
Büyük çoğunluğu Türkiye'de yaşayan, öykülerini anadillerinde, Kürtçe yazan genç öykücüler...
Öykülerin Türkçe çevirilerini Şêxo Fîlîk, editöryal hazırlıklarını
Ercan y Yılmaz yaptı. Okuyunca göreceksiniz, Kürt edebiyatı, geleneksel
anlatım sanatlarını kullanarak toplumla kültürel bir bağ kurmakla
kalmıyor, gerçekçi edebiyat geleneğini, modern ve postmodern anlatı
yöntemlerini ve ülkemizde öykünün bugün geldiği noktanın tüm
olanaklarını Kürtçeye taşıyor. Bu başarılı yazarların çizdiği manzaranın
acısını, yarasını ve mizahını elinizdeki kitapta bulabilirsiniz. İyi
okumalar.
(Tanıtım Bülteninden)
**
On Üç Sıfır Sıfır
Dedalus Kitap
Ağustos 2014
94 sayfa
Kapak Tasarım: Altamira Adworks
On Üç Sıfır Sıfır, zor zamanların ve mekânların görkemli bir
hikâyesi. İçinde, bir diğerini kucaklayan küçük ve etkili anlatılar, canı fena
halde yananların sessizliği ve olup bitene tanık olan eşyaların kelimeleri var.
Bunların üzerinde ise, Ercan y Yılmaz'ın anlatıyı anlatılanın duygu
yoğunluğuyla örtmeyen, soğukkanlı, ustaca tercihleri ve sonuna kadar hızlı bir
öykü tekniği. Normal şartlar altında, bir kitabı okura taşırken bu denli
ululama ifadeleri kullanmazdık ama eğer bu kitap dile gelseydi, "Ben bir
öykü kitabı değilim", derdi, "Çok fena bir öykü kitabıyım,"
derdi. Çok fena, çünkü zaman zaman y Yılmaz'a içten içe kızıyorsunuz,
"Anlattıklarınızın şiddeti, nasıl hem bu kadar soğukkanlı biiçimde
gerçekçi hem de nasıl bu düzeyde yazınsal kılınabiliyor," diye.
(Tanıtım Bülteninden)
**
Yürüyen Siyah
(Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü 2012 Jüri Özel Ödülü)